( Varto depremiyle ilgili olarak yayımlanan iki yazıdan ikincisi)
Doğu’da dünyanın en şiddetli depremlerinden biri oldu. Binlerce insan öldü, yaralandı, on binlercesi evsiz, barksız kaldı.
Böyle felaketlerde millet birleşir, felakete uğrayanların acısını dindirmek, zararını karşılamak için bütün imkanlarını seferber eder.
Bizde ne oldu? Diğer milletlerin en seri araçlarla, felaketzedelere verilmek üzere gönderdikleri milyonları bulan yardımlar -çok küçük bir kısmı dışında- yerlerine ulaştırılmadı. Kendi yardımımızı bırakın, “elin yedi yabancısı”nın verdikleri bile esirgendi.
Bu durum karşısında geçen olayları anmaktan kendimizi alamıyoruz. Erzincan depremi sırasında gelen yardımlarla Ankara’daki Saraçoğlu mahallesi yapılmıştır. Doğu’daki kıtlık yılında sadece Doğu Halkına verilmek üzere ABD’nin yaptığı buğday yardımının büyük kısmı başka illere, bir kısmı da Feyzioğlu tarafından seçim bölgesi olan Kayseri’ye gönderilmiştir.
Doğu’da herkes birbirine soruyor. “Bu yardımlar ne olacak”
İktidar gerekli tedbirleri almamıştır. Türkiye’deki demokratik kurumlar gerekli ilgiyi göstermemişlerdir. Birkaç gazete dışında meselenin üzerine eğilmemişlerdir.
Başka yerlere göç eden ailelere yapılmak istenen 2000 lira gibi gülünç yardımlar, oturmaya elverişli olmayan, üstelik yapımına halen başlanmamış baraka hikayeleri, 3-5 işçilik bir ekibin yolyapım masalı, çevredeki dağlara kar yağarken çoğu çadırdan bile yoksun, aç ve çıplak bölge halkını ölüme terketmektedir.
Doğu Halkı’nın kaderiyle başbaşa bırakılması kendilerindeki yabancılık duygusunu daha da geliştirecek ve kökleştirecektir. Bunun tehlikeli sonuçlar doğuracağı unutulmamalıdır.
Depremden kurtulanları da soğuk, açlık ve hastalık öldürürse, onbinlerce kardeşimiz ve bacımızın katilleri, tehlikeli gelişmelerin tarih önündeki sorumluları iktidarla beraber, Türkiye’deki bütün demokratik kurumlar olacaktır.
(Mehmet Ali Aslan)
YENİ AKIŞ Ekim 1966 Sayı 3