HADEP GENEL BAŞKANLIĞINA
Parti Meclisi üyelerinin önemli bir bölümü samimi arkadaşlarımdır. Bunlarla ortak anılarımız ve paylaştığımız değerler var. Diğerlerine de büyük önem veriyorum.
Bugüne kadar, karşılıklı sevgi ve saygıya dayalı arkadaşlık ilişkilerimize gölge düşürecek hiçbir olay yaşanmadı ve olumsuz bir tavır görülmedi.
Fakat politik ilişkilerde, özellikle aynı örgüt içindeki politik faaliyetlerde, aklın, bilimin, demokratik kuralların ve anlayışın gereklerine uygun bir birlikteliği yakalamamız mümkün olmadı. Bu, benim çok değer verdiğim arkadaşlık ilişkilerimizi de olumsuz etkiledi.
Kanımca bunun nedeni, 1970’lerden bu yana, Türk Solunda ve Kürt Siyasal Hareketlerinde, demokratik anlayıştan uzak muhafazakar yapıların oluşması, yaratıcı ve bağımsız düşünen sosyalistlerin ve aydın Kürtlerin “yabancı unsur” olarak görülmeye başlanmasıdır.
Şimdiye kadar, değişim umuduyla katıldığım örgütler ve politik yapılanmalar, farklı seslere ve davranışlara, kendi içlerinde oluşturdukları uyumu bozan bir hareket olarak baktılar ve buna karşı, psikolojik temelde toplu bir direnişe geçtiler.
HADEP’in son Genel Kurul Toplantısından önce, arkadaşların Parti’de değişimi vurgulayan sözleri, “HADEP Genel Kurulundan Beklenenler” başlıklı yazıda açıkladığım fikirlerimle tam bir mutabakat halinde olduklarını açıklamaları, daha önceki deneylerin olumsuzluğuna rağmen, beni yeniden umutlandırdı. Bu nedenle Parti Meclisinde yeralmamı isteyen arkadaşların tekliflerini kabul ettim.
Fakat Genel Kurul Toplantısından sonra, Parti Meclisi ve Merkez Yürütme Kurulunun eski kadrolardan oluştuğunu ve eski anlayışın aynen devam ettiğini gördüm.
Parti Meclisine sunduğum öneriler tartışılmadı bile. 60 kişilik Parti Meclisinin 59 üyesinden hiçbiri benim savunduğum fikirleri desteklemediği gibi, kendileri de Merkez Yürütme Kurulunun görüşünden bağımsız bir öneri sunmadı. Ama büyük çoğunluğu, kulislerde, haklı olduğumu söyledi.
Parti Meclisi, fikirlerin tartışıldığı ve kararların alındığı bir parti organı olamadı. Toplantılarda, bazen dozu sertleşen konuşmalarımın, arkadaşlıklarına değer verdiğim bir kısım Parti Meclisi üyelerinin gücenmesine ve darılmasına yol açması, beni de üzdü.
Parti’nin gelişmesiyle ilgili çok önemli 3 konuda anlaşmamız mümkün olmadı.
1- Tüzüğe göre karar organı olması gereken Parti Meclisi, bu işlevine sahip çıkmıyor. 59 Parti Meclisi üyesi,Parti Tüzüğü’nün kendilerine verdiği yetkiyi kullanmaktan çekiniyor ve görevlerini yapmıyorlar.
Parti, Parti Meclisinin yetkilerini de kullanan ve hiçbir denetime tabi olmayan Merkez Yürütme Kurulunun keyfi yönetimine bırakılmıştır.
2- Gerek parti içinde ve gerekse parti dışında olup partiye sempati duyanlar arasında, yeterli bilgi ve deneyime sahip değerli aydınlar vardır.
Parti Merkez Yönetimi, bunları karar mekanizmalarının dışında tutup birer teknisyen olarak kendi emirlerinde çalıştırmak istiyor.
Kişilik sahibi aydınlardan hiç birinin bu rolü kabul etmesi düşünülemez.
Bu anlayışın sonucu olarak Parti, kendisini geliştirecek kadrolardan yoksun kalıyor.
3- Merkez Yürütme Kurulu, parti içindeki kadroların eğitilmesi ve gençlerin yönetimde yer alacak yetkinliğe kavuşması için gerekli olan bilimsel eğitim programlarını, parti dışındaki uzmanlara hazırlatıp uygulamaktan çekinmekte, mevcut kadroların muhafazasına çalışmaktadır.
Eğitim çalışmalarının, eğitim formasyonu olmayan MYK üyelerine bırakılması, ciddi ve bilimsel bir eğitim programının uygulanmak istenmediğini göstermektedir.
Diğer konularda da, yeterli bilgi ve deney birikimine sahip olmayan MYK üyeleri yetkili kılınmıştır.
Partinin dışa açılması için, değişen ve gelişen dünyayla entegrasyonu sağlayacak politikalar ve projeler üretilmesi için, MYK dışında, komisyonlar oluşturulmasına ve bu komisyonlara uzman kişilerin davet edilmesine ait önerilerimiz de reddedildi.
Bütün çalışma alanları MYK üyelerinin tekeline alınarak Parti dışa kapatılmıştır. Fakat MYK üyelerinin entelektüel düzeyi, bu çalışmaları çağdaş ve bilimsel bir anlayışla yürütmeye yetmediği için, Parti’de hiçbir gelişme olmuyor ve Parti atalete mahkum ediliyor.
Parti’nin yerel teşkilatlarında ve yerel yönetimlerde yaşanan bütün sorunlar, Parti Genel Merkezinin politika anlayışından kaynaklanıyor. Bu anlayış değişmediği sürece, sorunların çözümünü bir yana bırakın, HADEP tabanı daha büyük yeni sorunları yaşayacaktır.
Parti anlayışımızda, politik beklentilerimizde, halkın sefaletine ve Ortadoğu’daki Kürt trajedisine yol açan politikaları değerlendirmemizde önemli farklılıklar var.Bu önemli ve temel farklılıklar, aynı örgüt çatısı altında birlikte çalışmamızı güçleştiriyor.
Fikirlerimi ve bağlı olduğum değerleri yakından bilen sizlerin beni Parti Meclisinde yer almaya davet etmesi, benim de yaratılan değişim umudunu önemsemem bir hataydı.
Parti Meclisinde, Meclisin uyumunu bozan “yabancı unsur” olarak görülüyorum.Nitekim Parti Meclisinin son toplantısının tarihi bana bildirilmedi. Bu nedenle katılmam mümkün olmadı. Parti Meclisi üyeleri de, benim yokluğumda, gerilimsiz ve uyum içinde bir toplantı yapma imkanına kavuştular.
Hem benim ve hem de Parti Meclisinin sayın üyeleri bakımından, istifa etmem bir zorunluluk haline gelmiştir. İstifam, arkadaşlık ilişkilerimizi de, politik ilişkilerin ağır ve olumsuz baskısından kurtaracaktır.
Bu nedenlerle HADEP’ten istifa ediyorum.
Saygılarımla.
10.05.2001
Mehmet Ali Aslan