1 Nisan Şakası

 ( GÜNDEM Gazetesine gönderilen açıklama )

            1 Nisan 2005 tarihli GÜNDEM’de adımla, bana ait olmayan ve fikirlerimi yansıtmayan bir yazı yayımlandı. Tahmin edildiği gibi bu  “1Nisan şakası”ydı. Yanlış anlamaları ortadan kaldırmak için bu konudaki fikirlerimi açıklamam gerekiyor.

            Siyasi ve sosyal konular üzerinde düşünen bir çok insanının ütopyası vardır.  Thoomas Mor’un ütopyası gibi. Öcalan’ın da ütopyası olacaktır. İmralı şartlarında, bu kaçınılmazdır da.

            Tarihi ve sosyolojik gelişmeler, toplumdaki güç dengeleri dikkate alınmadan, eşitlik, özgürlük ilkelerine dayalı adil bir düzen kurma hayali, kişisel tatmin yanında, elbette ki iyi ve temiz duyguların eseridir. Siyasi bir program olarak ortaya atılmadığı sürece de toplumsal açıdan sakıncalı bir durum yaratmaz. 

            Ama sözleri ve davranışlarıyla toplumu etkileyen siyasi sorumluluk sahibi insanlar, bu konuda dikkatli olmak zorundadırlar. Çünkü toplum, var olan gerçeklikten uzaklaşır ve dikkatini ütopyalara yoğunlaştırırsa, sorunlarının çözümü ertelenir ve bu sorunlar gittikçe ağırlaşır. 

            ABD’nin bir hiper güç olarak el koyduğu Ortadoğu,  İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa devletlerinin, Rusya, Çin gibi büyük güçlerin müdahil olduğu çatışmalı bir alandır.  Türkiye, İran, Suriye gibi hatırı sayılır güce ve binlerce yıllık yönetim tecrübesine sahip devletler de, parçalanmış Kürt coğrafyasının üzerinde varlıklarını sürdürüyorlar.

            Bu devletler, Ortadoğu satrancında, Kürt politikacılarının rolünü belirleme ve oyundan çıkarma gücüne ve maharetine sahiptirler.

            Siyaset,  gerçekçi olmayı, güç dengelerini ve kendi gücünü doğru değerlendirmeyi gerektirir. 

            Bu nedenle Kürt politikacılar, Ortadoğu siyasetinde belirleyici rol oynama vehmine kapılmamalıdırlar. 

            Kürtler, baskı altında ezilen, yoksulluğa mahkum edilmiş mazlum bir halktır.  Kendi başına belirleyici rol oynama gücüne sahip değildirler. Ancak, çağımızda gelişen insan hakları ve demokrasi hareketlerinin içinde yer alarak ve menfaatleri aynı olan halklarla işbirliği yaparak, büyük güçlerin oynadığı satranç oyununda, onların çıkarlarının bir aracı olarak kullanılmaktan kurtulabilirler.

            Hiçbir Kürt toplumu, diğerlerinin üzerinde hak iddia etmeye ve onu yönetmeye kalkışmamalıdır. 

            Çünkü her toplum, kendi sorunlarını ve çözümlerini en iyi bilir. Müdahale, sadece Kürtleri ezen güçlerin işine yarar.

            Kürt toplumu, içine hapsedildiği kalıpları kırarak dışa açılmak, kendi kimliğini koruyarak diğer toplum kesimleriyle bütünleşmek, toplumsal ilişkilerin her alanında demokratikleşmek, serbest bir tartışma ortamında dogmalardan kurtulup  “ortak akıl” ile bilimsel ve gerçekçi politikalar üretmek zorundadır ve bu, tek kurtuluş yoludur.

                                            

 02.04.2005                                                                                                      

 Mehmet Ali Aslan